Karaburun, çok değil 15 sene önceye kadar Türkiye’nin en bakir tatil yörelerinden biriydi. Tabi bunda yollarının da çok kötü olmasının hatırı sayılır bir etkisi vardı.

Ulaşımın kolaylaşması ile birlikte Karaburun’a olan ilgi bir hayli arttı; neyse ki yarımadanın bir çok kısmı hala güzelliğini ve bakirliğini koruyor. Öte yandan kitle turizmi ve inşaatçılar, köşede sinsi bir şekilde bekliyor.
Karaburun Nerede kalınır
Mordoğan ve Karaburun kalmak için en güzel yerler ama biz Karaburun’u daha çok beğendik. Ergin pansiyon ve Yalı pansiyon denize sıfır güzel alternatiflerden. Gene Karaburun Mimoza Koyu’ndaki denize sıfır Taşada butik otel de iyi bir alternatif.
Karaburun tatiline çok sevgili dostlarımız Gökçeimam ve Pekmez aileleriyle birlikte gittik. Çocuklarla otelde rahat edemeyeceğimiz için denize yakın büyük bir ev kiralamaya karar verdik. Airbnb imdadımıza yetişti; 1 dönüme yakın bahçeli ve denize sıfır bir ev bulmayı başardık.

Ev çok eski ve neredeyse harabe durumunda olmasına rağmen, devasa bahçesinde yaptığımız mangallar ve uzun sohbetler bu kusurların hepsini sildi. Ayrıca gezdiğimiz yerler içinde de en güzel deniz evimizin önündekiydi.
Karaburun ne yenir
Bu sefer, her zamankinin aksine restoranlarla ilgili hiç bir şey yazamıyorum çünkü 8 günlük tatilimiz boyunca öğlenleri bir kaç haricinde dışarıda yemek yemedik. Yonca patisserie ve kahvaltılardan, Mehmet ise akşam yemeklerinden sorumluydu. Sağ olsunlar sayelerinde her sabah kahvaltısı ve akşam yemeğimiz ayrı bir şölen seklinde geçti.
Karaburun Plajlar
Karaburun’da, ziyaret ettiğimiz hiç bir koyda hayal kırıklığına uğramadık. Deniz biraz soğuk olmakla birlikte, cam gibi berrak ve tertemizdi. Yüzmelere doyamadık.

Bodrum Koyu
Karaburun merkeze en yakın plajlardan biri. Yaklaşık 300-400 metre uzunluğunda, kum-çakıl karışımı mavi bayraklı bir plaj. Plaj üstünde belediyeye ait küçük hasır şemsiyeleri ücretsiz kullanabilirsiniz.
Plajın sol tarafında ise iki tane özel işletme var. Biz Pasha’nın şemsiyelerini kullandık ve 2 kişi için 40 TL ödedik. Deniz çok temiz olmasına rağmen taşlık yapısından dolayı koyu renk gözüküyor.
Mimoza koyu
Bodrum koyundan bir önceki koy olan Mimoza Koyu, Karaburun’da en çok beğendiğimiz koy oldu.
Bölgedeki plajların aksine deniz tabanı tamamen ince kumla kaplı; ayrıca kumun yapısından dolayı su hiç bulanmıyor. Çoğrafi yapısı gereği plaj çok dar bu yüzden her işletme, önlerine yüzen duba iskelelerden kurmuş. Tabi aynı nedenle bu plaj küçük çoçuklu aileler için çok uygun değil.Tatilimiz boyunca hepsini ziyaret etme imkanı bulduk.
- Mum Beach
Plajdaki en büyük duba iskeleye sahip ve plajın en pahalısı. Sahildeki şemsiye şezlonglar kişi başı 20TL, iskeledekiler ise 30TL. Ayrıca menüdeki

herşey diğer yerlere göre bir tık daha pahalı. Ama en sevmediğim yanı bu cennet gibi yerde çaldıkları saçma sapan müzikler oldu.
- Taşada Hotel
Mum Beach’in hemen yanında denize sıfır Taşada Butik Otel’in iskelesi. Koya ikinci gelişimizde buranın iskelesinden denize girdik. Şemsiye-şezlong için kişi başı 15 TL verdik. Hem hizmet hem de fiyat uygunluğundan dolayı burayı gönül rahatlığı ile tavsiye ediyorum. 2 kerede öğlen yemek yedik. Hem yemekleri lezzetli hem de fiyatları uygun bir restoranı var.
- Dalış okulu
Dalış okulu hem restorana hem de Mum Beach gibi bir duba iskeleye sahip. Hafta içi şezlong-şemsiye ücreti yok sadece yediğinizi içtiğinizi ödüyorsunuz. Hafta sonu ise kişi başı 25 TL.

Karaincir Koyu
Karaburun Belediyesi’nin işlettiği mavi bayraklı bu plaj lüks beachleri aratmıyor. Ziyaret ettiklerimiz arasında en organize plaj burasıydı. Duş, soyunma-giyinme kabinleri ve kendine ait restoranı var. Kısacası ihtiyacınız olan her şey tesisin içinde. Karaburun’un en güzel koylarından biri fakat özellikle hafta sonları çok kalabalık olduğundan erken gitmekte fayda var.
Ayrıca park alanı gerçekten çok kısıtlı. Karaburun’daki bir çok yerin aksine denizin ilk girişi kumluk ; ancak özellikle kalabalık zamanlarda su çok çabuk bulanıyor. Küçük bir plaj olduğundan en güzel zamanları sabah erken saatler veya düşük sezon.
Dolungaz
Karaburun’da mutlaka ziyaret edilmesi gereken yerlerden biri. Aslında burası oldukça organize bir kamp alanı fakat yanımızda küçük çocuklar da olduğundan bizim için çok uygun değildi.

Kuyucak sahili
Belediye tarafından işletilen başka bir plaj. Direk açık denize baktığından bazı zamanlar dalgalı alabiliyor. Sakin zamanlarında ise muhteşem.
Ayrıca organize bir plaj olmanın da bütün avantajlarına sahip. Dalgasız yakalarsanız kaçırmayın.
Ardıç Koyu
Mordoğan mevkiinde bir başka güzel plaj. İlk girişten itibaren kumluk olan deniz gerek yapısı gerek rengi ile Ilıca’yı andırıyor fakat genelde dalgalı.
Manal Koyu
Ardıç plajı uzun dar bir plaj ama oldukça organize. Sahili ve ilk suya girişi çakıl taşlı olsa da sonrası kum. Deniz tek kelimeyle harika ve yarımadanın diğer yerlerine göre daha sıcak. Bu plajın en güzel tarafı belediyenin şemsiyelerinden ücretsiz yararlanabilmeniz. Ayrıca plaj üstünde 2 tane de tesis var. Burada turistik tesislerden daha çok lüks yazlıklar bulunuyor.
Alman koyu
Evimiz Alman koyu mevkiinde, küçük adanın önüne düşüyordu. Bölgenin kayalık yapısından dolayı burada alışık olduğumuz anlamda bir plaj yoktu. Denize giriş ancak kayalıklardan denize inen merdivenle mümkün; ama deniz tek kelimeyle muhteşem. Gittiğimiz yerler içinde de en beğendiğimiz deniz evin önündekiydi.
Karaburun nasıl gidilir
Bir zamanlar ulaşımı zor bir coğrafyayken, yolları simdi bir hayli düzelmiş durumda. Hele ki yeni tamamlanan İstanbul-İzmir otobanı ile birlikte ulaşım hiç olmadığı kadar kolay ve pahalı 🙂 Çeşme otobanına girip Karaburun çıkışından çıkarak yarımadaya giriyorsunuz. Otobandan çıktıktan sonra da yollar genelde duble yol ve ulaşım rahat.
Bir başka alternatif de; uçakla İzmir’e inip, araba kiralama ya da İzmir garajdan kalkan minibüslerle 1,5 saatte Karaburun’a ulaşmak. Benim önerim ise bu güzel coğrafyayı mutlaka arabayla gezmeniz olacak.